Vatan Millet Sakarya!

Hikâyeyi dedem Cemil Kalfa (Taymaz) anlatmış, ben 6 yaşındayken ölen dedemin bu hikâyesini bana aktaran zamanın fotoğraf üstadı rahmetli Hayri Yazıcıgil amca oldu. Adapazarı ve çevresi 26 Mart 1921'de Yunan işgaline uğrar. Yerli halk, Sakarya nehrinin doğusuna geçer ve o zamanın ahşap Tavuklar Köprüsünü yakarak düşmanın köprüyü kullanmasını engeller. Dedem Cemil Kalfa o günlerde 30 yaşındadır. Sakarya'nın doğusuna ailelerini yerleştirip, güvende olduklarına emin olunca dedem ve arkadaşları silahlarını kuşanıp Ballıkaya civarından bir salla tekrar Sakarya'nın batısına geçerler. Zira düşmanın Adapazarı ve civarında başlattığı zulme karşı durmak boyunlarının borcudur. Halit Molla Çetesine katılırlar. Adapazarı'nın kuzeyinde Kaynarca civarındaki Manav (yerli Türk) köylerine Rum ve Ermeni Çetelerinin baskın vermesini engeller, Yunan askerinin kuzeye ilerlemesini durdurmaya çalışırlar. Erzakları neredeyse hiç yokmuş. Girdikleri Türk köylerinde dahi, gelenlerin, Türk mü, Ermeni mi, Rum mu olduklarını bilemeyen köylüler, Halit Molla Çetesinden de korkar, kapıyı pencereyi sıkı sıkı kapatır, saklanırmış. Çeteciler, Müslüman olduklarını ispat için köy camisinde tekbir getirir namaza dururmuş. Bunu gören ahali, onların Türk olduğuna inanır, elinde avucunda ne kadar erzak, mühimmat varsa dedemler namaz kılarken gelir, cemaatın arkasına sessizce bırakır ve yine evlerine çekilirlermiş. Kimi gün bir ayva, kimi gün meyve bahçelerinden topladıkları eriklerle karın doyururlarmış. Gün gelmiş, Yunanlı bu çetecilerin direnişinden yılmış, büyük zayiatlar vermiş. Zira sadece Halit Molla Çetesi değilmiş ki! Adapazarı'nın güneyine de Kazım Kaptan Çetesi hakim olmuş. Geyve Boğazı zaten Ali Fuat (Cebesoy) Paşa yönetimindeki Kuvvacıların elindeymiş. Adapazarı-İzmit arasını da Yahya Kaptan Çetesi tutmuş. Karadeniz kıyılarını ise Karasulu İpsiz Recep'in çetesi savunur olmuş. Çerkes köylerine girmek ise, Yunanlar için, âdeta intihar etmek demekmiş. Kısacası, Yunanlar şehir merkezlerinden dışarı başını çıkaramaz olmuş. Adapazarı ilk defa Ermeniler tarafından kurulduğundan Osmanlı döneminde epey bir Ermeni, bir o kadar da Rum nüfusa sahipmiş. Adapazarı'nda kiliseleri, okulları mevcutmuş. Ancak Yunanlar Milli Direniş karşısında dayanamayıp üç ay sonra çekilmeye başlamışlar. Ellerindeki merkezleri peş peşe boşaltıp Adapazarı-Haydarpaşa demir yolu boyunca İzmit yönüne çekilmişler. Kazım Kaptan Çetesi ile Yahya Kaptan Çetesi bu çekilmeyi de Yunan askerleri için kâbusa dönüştürmüş tabii. Halit Molla Çetesi de geride kalan, işgal sırasında Türk köylerini yağmalayan, halka yapmadık zulüm bırakmayan Rum ve Ermeni Çetecileri tek tek temizlemiş. Adapazarı'nın hemen kuzeyinde Rum Çetecilerin merkezi konumunda olan bir köy varmış. Bu defa bizimkiler oraya baskın vermiş. Dedem Cemil Kalfa, orada, 21 Rum çetecinin kulağını kesip, işgal öncesinde alelacele boşalttığı evine yeni dönen babaanneme götürmüş. Babaannem dedemi sağ salim karşısında görünce sevinçten bayılmış! (Ben kulakları görünce yaşadığı dehşetten bayıldığını düşünüyorum.) Yunanlar hiç çekilmeye niyetli değilmişler ki, bizim bağa-bostana iyi bakmışlar. Yunanların ektiği kavunları yemek bizimkilere nasip olmuş... Hayri (Yazıcıgil) amcanın aktardığı hikâye burada bitiyor. Halit Molla Çetesinin baskın verdiği o Rum köyünün adını yıllarca "Gavurkırma" diye bildik. O köyün de olduğu yere, 1999 Depremi sonrasında (Adapazarı'nın kuzeyine) "Yenikent" kuruldu. "Gavurkırma" ismi de unutuldu gitti. Şimdi oraya Rum çetecilere inat "Camili" deniliyor. Eski zamanda Adapazarı'nın Müslüman mahallelerinin adı "Hasırcılar, Pabuççular, Tığcılar, Semerciler ..." diye isimlendirilmiş. Bunlar şehrin güney mahalleleridir. Halen aynı isimleri taşırlar. Orta Mahalle ise çarşıdır. Ahalisi Türk, Rum, Ermeni karışıktır. Kuzeyde ise, sağda Ermenilerin, solda Rumların yaşadığı mahalleler varmış. Mübadelede Rumlar gider, yerlerine Selanik ve Manastır'dan Muhacirler (Rumeli göçmeni Türkler) gelir. Ermeniler de İstanbul'a gider veya Müslüman olur; hatta birçoğu soyadı alırken içinde "Türk" kelimesinin geçtiği soyadlarını almıştır. Yani artık tescilli Türktürler. Gelelim o zamanın Rum ve Ermeni mahallelerinin bugünkü isimlerine: Cumhuriyet, Kurtuluş, İstiklâl, Sakarya...

Yorumlar

Popüler Yayınlar