İzcilikten Hekimliğe Giden Yol

2006 yılında Menteş-İzmir'de bulunan Harp Okulları'nın öğrencilerinin kamp yaptığı alanda bir izci kampına Sakarya Fırtına İzci Grubu kafilesi ile Oymakbaşı ve Kamp Müdür yardımcısı olarak katıldım.

İzcilerimden Abdurrahman (12 yaş) kampın ikinci günü rahatsızlandı. Beş gecelik kampın üç gününü askeri revirde ateşli halde geçirdi. Başında bir tabip asteğmen vardı.

Daha ilk gün ailesine haber verdik, durumu bildirdik ancak İzmir'e Abdurrahman'ı almaya gelemeyeceklerini ve gereken neyse yapacağımız konusunda bize güvendiklerini söylediler.

Biz de tabip ve hemşirelerle birlikte Abdurrahman'ı sıkı sıkı kontrol altına aldık.

Abdurrahman kampın bir ilk günü, bir de son günü bizimle olabildi. Fakat her şeye rağmen böyle bir kamp tecrübesi yaşadığı için de son derece mutluydu.

Yıllarca o tabip asteğmenle görüşmüşler. O asteğmenin müşfik yaklaşımı Abdurrahman'ı çok etkilemiş ve doktor olmaya karar vermiş.

Geçen sene annesiyle yolda karşılaştık, karşılıklı hâl-hatır sorduktan sonra, "Abdurrahman nerelerde, hangi üniversitede okuyor?" diye sordum.

Annesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi olduğunu, "o izci kampından sonra doktor olmak için elinden gelen tüm çabayı gösterdiğini" söyledi. Ayrılırken bana, "Allah razı olsun hocam; oğlumun hayatı sayenizde düzene girdi. İyi ki orada hastalanmış da doktorluğun nasıl bir meslek olduğunu revirde yattığı sürece yakından görmüş, incelemiş. O kampta hasta olmasaydı şimdi ne olurdu bilemiyoruz" dedi...

Yorumlar

Popüler Yayınlar