11- Dünya ve Türkiye İzcilerinin Bugünü Üzerine

Geçtiğimiz hafta, TİB’nin iki yıl içinde asıl üyesi olmayı başardığı Dünya Bağımsız İzci Organizasyonu’nun (WOIS) 2. Dünya Kongresi Venezuela-San Cristobal’de gerçekleştirildi. Yaklaşık 9 aydan bu yana enerjimizin birçoğunu bu kongrede seçilecek olan 2017-2023 dönemi WOIS Dünya Komitesinin hazırlıklarıyla geçirdik. Kongre sonucunda, 2011-2017 döneminde Paraguay’da bulunan WOIS Dünya Bürosu, önümüzdeki altı yıl için Venezuela’ya taşındı.

Yoğun çalışmalar sonucu, Kongre’nin onayına sunulan yeni WOIS Dünya Komitesi seçimlerinde, eski WOIS Dünya Başkanı Hugo Paniagua, yeni seçilen WOIS Dünya Komitesi içinde WOIS Dünya Eğitim Kurulu Başkanı olarak görev alırken, eski WOIS Dünya Eğitim Kurulu Başkanı olan Agustin Soto da yeni WOIS Dünya Başkanı oldu.

TİB bünyesinde yaptığımız ulusal ve uluslararası çalışmalar sonucunda, 20 kişiden oluşan WOIS Dünya Komitesi’nin çeşitli birimlerine TİB içinden 5 izci liderimiz girdi. Bu başarıyı elde etmek öyle kolay olmadı tabii. Eylül 2016’da Venezuela-Caracas’ta yapılan WOIS 5. TTT’de yapılan özel toplantılarda başlattığımız çalışmalarla süreç içinde tüm kurulların programları, yönetmelikleri en baştan tek tek yazıldı ve görev alanları net olarak belirlendi. Komitenin programları farklı dillere çevrildi, yeni oluşturulan kurulların armaları tasarlandı, ayrı ayrı sunumlar yapılarak, her biri yine ayrı ayrı Kongre Delegelerinin onayına sunuldu. TİB olarak biz de görüşlerimizi yazılı olarak bildirdik ve oy kullandık.

Ayrıca, 2024 yılında yapılacak olan WOIS 2. Dünya Jamboree’sinin Türkiye’de yapılması için aday olduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hazırladığımız sunum da Kongre’nin onayına sunuldu, iyi niyet mektuplarımız ve başvuru dilekçemiz Kongre tarafından memnuniyetle karşılanarak 2024 Dünya Jamboree’si Türkiye’ye verildi. Bu, TİB ve Türkiye İzciliğinin bugüne kadar edindiği en büyük başarılardan biridir.

13 Mayıs 2017 tarihi, her yönüyle, Türkiye İzcilerinin, Dünya İzciliği içindeki başarısının onandığı bir gün olarak kayda girdi. Haliyle bu başarının doğal sonucu olarak, bir sonraki dönem olan 2023-2029 WOIS dönem başkanlığının Türkiye’ye verilmesi gündeme geldi. Neden olmasın! Burada esas belirleyici faktör, WOIS Dünya Komitesi içinde Türkiye’den yer alan bir Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ile dört Kurul Başkanı’nın 2017-2023 dönemini kapsayan altı yıllık süreç içinde yapacakları uluslararası nitelikteki etkin çalışmalar olacaktır. 20 kişiden oluşan WOIS Dünya Komitesi içinde 5 Türk’ün bulunması, Dünyanın önde gelen izcilik organizasyonlarından olan WOIS’in dörtte birinin Türkiye İzcilerinden oluşması anlamına geldiğine dikkat çekmeme bilmem gerek var mı?

Türkiye İzcilerinin, Dünya İzciliği bazında en büyük sorunu olan yabancı bir lisana sahip olmak ve aktif-sorumlu, kalifiye iş gücü sorununu da önümüzdeki yıllar içinde izci liderlerimizi özenle eğiterek/yetiştirerek aşmak TİB’nin ana hedeflerinden olacaktır.

Kurulduğu 2014’ten bu yana TİB hakkında çok şey yazıldı çizildi. Olumsuz yönde yapılan eleştirenlerin neredeyse tamamı TİB dışında kalan, TİB’nin gençleri önemseyen inovatif izcilik sistemine ayak uyduramayan ya da benimsemeyen, TİB’yi kendileri ve çıkarları açısından rakip gören statükoculardı. Oysaki evrensel izcilikte 1907’den beri rekabet ve statükoculuk yoktur. İzciler bulundukları zamana ve ortama uyum sağlamak, güç birliği yapmak, yardımlaşmak ve en olumsuz koşullarda dahi pozitif düşünmek, neşeli ve umutlu olmak durumundadır. TİB 2014’den beri tam bir gönüllülükle, yurt çapında izcilik ruhunu yüceltmeyi, gerçek izcilik için özveriyle çalışmayı, izciliği canlandırmayı ve küresel anlamda kabul edilmiş evrensel izcilik değerlerine bağlılığı şiar edinmiştir. Çok şükür; bunu gören ve geçmişte ülkemiz izciliğine büyük emekler veren birçok liyakat sahibi izci lideri ile yollarımız kısa zamanda kesişti ve ortak izcilik hedeflerimize doğru yol almak için Türe Yolu’nda el ele, gönül gönüle, omuz omuza vererek birlikte ve umutla yürümeye başladık. Bugünlerde Türkiye İzcilerinin içinde bulunduğu canlılık, geleceğimiz açısından umut verici bir boyuttadır. TİB olarak, TİB içinde ya da dışında olsun tüm Türkiye İzcilerine bir dinamizm getirdiğimize, uyuyanları uyandırdığımıza ve uyandırmaya devam ettiğimize eminiz. Hatta yıllardır izcilik yaparmış gibi yapan birçok kurum ve kuruluş, 2014 öncesine göre çok daha sistemli çalışmaya başladı. Öyle ki, altı yıldır yazılmayan/unutulan İki Tahta İşaret tezleri yazıldı, sümen altı edilmiş sertifikalar hak sahiplerine dağıtıldı, izci emek defterleri yeniden hazırlandı, ileri izcilik eğitimleri yapılmaya başlandı, yeni arayışlara girişildi. Bilinen fakat uygulanmayan birçok izcilik değeri TİB’nin uygulamalarıyla yeniden hayata geçti.

Daha dün, sosyal medyada 18 Mayıs Türkiye İzcileri Günü sebebiyle yapılan bir paylaşımın altına “Türkiye’de izcilik mi kaldı?” diye bir yorum yapılmış. Gayet iddialı olarak söylüyorum, Türkiye’de 2014 öncesine göre çok daha fazla izciliğe yakışan faaliyetler yapılıyor. TİB bünyesindeki her dernek ve ünitemiz birbirinden farklı faaliyetlerle bitmek üzere olan Türkiye İzciliğine yeniden hayat verdiler. Kimi ünitemiz cami veya mezarlık temizlerken, kimi ünitemiz deniz kenarında kamp yaptı, denize girdi; kimi ünitemiz hayatı idame ağırlıklı zorlu bir eğitimden geçerken, kimi ünitelerimiz izci şarkıları söyleyerek eğlendi. Her izci liderimiz kendi bildiğince ünite izciliği yaptırdı. Eğitimlerde bir araya gelerek tecrübelerimizi paylaştık. Hatta izcilik geçmişimizde yaptığımız hataları dahi herkesin önünde itiraf etme cesareti gösterdik. Böylece öncelikle birbirimize örnek olduk, dayanışma sergiledik. “Türkiye’de izcilik mi kaldı?” sorusunu, geçmişte içine düşülen umutsuzluğun günümüze olan bir uzantısı olarak düşünüyor ve Türkiye’de en üst düzeyde gerçek izciliğin TİB bünyesinde yapıldığını bizzat yaşayarak görüyorum. Sosyal medyayı bunca etkin kullanımımıza rağmen yine de eksik bir yanımız var ki hâlâ bu tip sorular sorulabiliyor. Önümüzdeki yıllarda bunu da aşacağımıza tüm yüreğimle inanıyorum.

Bilmem farkında mısınız; Türkiye İzcileri, TİB ile birlikte 1999-2014 yılları arasında yaşanan karanlıktan sıyrıldı ve pırıl pırıl aydınlık bir döneme uyandı. Bunun parayla, pulla, devlet desteğiyle filan bir alakası yok. Aslına bakılırsa, WOIS ve TİB’nin maddi gelir kaynakları neredeyse yok seviyesindedir. Ancak, aza kanaat getirerek, her ortamda evrensel değerlere bağlı gerçek izciler yetiştirmek için çalışılınca, kısa zamanda WOIS Dünya’nın, TİB Türkiye’nin ikinci büyük izcilik kuruluşları konumuna geldiler. Tıkanan, farkındalık yaratamayan, kısır döngüden kurtulamayan ve her geçen gün daha da küçülen Dünya ve Türkiye İzciliğine yeni birer alternatif nefes oldular. Zira, 2009’da kurulan WOIS’e ve 2014’te kurulan TİB’ye gösterilen uluslararası ve ulusal teveccühü başka türlü izah etmek mümkün değil. Her iki kuruluş da Birleşmiş Milletler’in Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu olan UNESCO tarafından çocuk, genç ve yetişkinlerin eğitimine destek veren kuruluşlar olarak onandılar. Bunu başaranlar, sadece gönüllülük ilkesiyle çalışan kurum yöneticileridir. Maddi rantlar elde etmek için izciliği kullanmayan yöneticilerin yarattığı küresel farkındalık kolayca görülebilir. Bunu görmek için, salt insani bir açıdan, izcilik felsefesinin temeline bakmak yeterli olacaktır. WOIS’in ve TİB’nin hiçbir ayrım gözetmeyen tamamen barıştan, adaletten ve izcilik eğitiminden yana düşünen ve üreten sivil yapılar olarak bir asrı çoktan geride bırakmış Yurt ve Dünya İzciliği içinde ortaya çıkmaları, tamamen Dünya ve Türkiye İzciliğinin içine düştüğü kaos ortamında onlara duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. WOIS’in uluslararası sloganı olan “Sınır Tanımayan İzcilik” ve TİB’nin ulusal sloganı olan “Sadece İzcilik” yerinde ve anlamlı olarak verilmiş öz mesajlardır. Keşke Yurt ve Dünya genelinde izcilik faaliyetleri Baden-Powell’ın izcilik mirası olarak gördüğü gerçek izcilikle örtüşseydi de bu yapılara hiç ihtiyaç kalmasaydı. Bu sebeple gerek WOIS, gerekse TİB, Yurt ve Dünya İzciliğinin geçmişte karşılaştığı sorunları iyi analiz ederek yüzünü izciliğin yeni yüzyılına, geleceğe dönmüştür. Bu anlayışlarıyla Yurt ve Dünya'da birinci konuma gelmeleri pek de hayal değildir.

Öte yandan, son dokuz ay içinde, TİB olarak WOIS adına yaptığımız uluslararası çalışmalar ve ülkemizde 15 Temmuz’dan bu yana yaşanan siyasi olaylar sebebiyle, TİB Yönetimi olarak, hızlı büyüme sürecini, kontrollü ve kısmen kendi içinden büyüme sürecine dönüştürdük ve haliyle mecburen durağan bir dönem geçirdik. Bu durağanlığı, -dışımızda kalmayı tercih eden- kimi kişi ve kurumlar “başarısızlığın müjdecisi” olarak gördüler ve TİB’nin üzerine gelmeyi, durduk yerde haksız eleştiriler yapmayı kendilerine görev bildiler. “Böyle bir girişimin başarıya ulaşamayacağı zaten başından belliydi” diyen aklı evveller, yazıp-çizdiğimiz ve sosyal medyadan yaptığımız paylaşımları, “ahkâm kesmek” olarak gören çapsızlar, TİB’yi “siyasi bir oluşum”, “illegal örgüt” olarak niteleyenler, kamu kuruluşlarıyla yaptığımız ikili protokolleri bozmak ve fesh ettirmek için elinden geleni ardına koymayan, TİB’yi ve faaliyetlerini savcılıklara, liderlerimizi çalıştıkları kurum amirliklerine şikâyet edenler oldu. Sonuçta ellerine koca bir hiçten başka bir şey geçmedi. Keşke bu kişiler de, kanun ve yönetmeliklerden bihaber olarak boş konuşmak ve yapılana oturduğu yerden olumsuz eleştiriler yöneltmek yerine, izciliğin gerçek amaçlarına hizmet etmeyi, Kurucu’nun evrensel amacını idrak etmeyi, izcilik ruh ve felsefesini tam olarak yaşama aktarmayı öncelikli görev bilselerdi. Uyuyanı uyandırabiliyoruz, ancak uyuma taklidi yapanları maalesef uyandırabilecek bir gücümüz henüz yok… TİB’ye muhalif olmayı bir marifet sananlar, TİB’nin çocuk ve gençlere yönelik olan faaliyetlerini durdurabilir mi? Hayır! TİB kazanılmış yasal hakları çerçevesinde, kendi organ ve kurullarıyla, bunların verdiği/vereceği kararlar doğrultusunda Türkiye İzciliği yararına çalışmaya, doğru bildiğini yapmaya, Türe Yolu’nda ilerlemeye azim ve kararlılıkla devam edecektir. TİB içinde yer alan hiç kimsenin veremeyeceği en küçük bir hesabı yoktur, olmayacaktır. Maddi getirim elde etmek amacıyla ilk etapta TİB’nin kuruluşunda yer alanlar, ilk 6 ay gibi kısa bir süreçte TİB dışına çıkarılmışlardır. Gerçek İzcilik, ancak ve ancak samimiyetle izciliğe gönül vermiş Gerçek İzciler tarafından yapılabilir. Gerçek İzcilerin elde edeceği yegâne rant, işini, elinden gelen en iyi şekilde yapmış olmanın vereceği iç huzur ve bundan duyacağı manevi mutluluktur.

Bir başka sıcak gündem konusu da şu: Önümüzdeki izcilik sezonu, TİB’yi okul içi izcilik çalışmalarında daha sık göreceğimiz bir sezon olacak. Okullardaki izciliğin, sportif izcilik federasyonunun terminolojisine göre yapılacağı konusunda yayımlanan bir MEB genelgesi, okul içi izciliğin sadece sportif izcilik federasyonu tarafından yapılabileceği şeklinde algılandı. Öğretmen bir izci liderimizin yaptığı izcilik çalışmalarına, sportif izcilik federasyonuna bağlanmadığı gerekçesi ile egzersiz ders ücreti ödemek istemeyen MEB İl Müdürlüğüne karşı açılan davada, İdare Mahkemesi izci liderimizin lehine karar vermiştir. MEB İl Müdürlüğü tarafından yapılan itiraz sonucunda, Bölge İdare Mahkemesine taşınan dava nihayetinde, okul içi izciliğin ve izci liderliğinin önünü açacak şekilde lehimize sonuçlanmıştır. Bundan sonraki uygulamalarda emsal teşkil edecek bu mahkeme kararıyla, artık öğretmen izci liderlerimiz, sportif izcilik federasyonunun dayatmalarına tâbi olmadan okul içi izcilik yapabileceklerdir. Okul içi izci ünitelerini çalıştıran izci liderleri, kanuni olarak verilmiş tüm özlük haklarından yararlanarak, yine mülki onayı bulunan izci kuruluşlarından istediklerine bağlanabilir ve o kuruluşun izci giysisini rahatlıkla giyebilirler. Bu konuda ilgili bilgi paylaşımını TİB bünyesinde yer alan ya da alacak üyelerimizle detaylı olarak paylaşıyoruz.

Türkiye İzcilerinin genelinden şu aşamada tek bir ricamız var: Gelin hep birlikte, gerçek izcilik yapalım; birbirimizin gücüne güç katalım.

Türkiye İzcilerinin, konuşan, ağlaşan izci liderlerine değil, sahada çalışan gerçek izci liderlerine ve her gün daha da çoğalan izcilere ihtiyacı var. Hangi kurum şemsiyesi altında olursa olsun, izcilik ruhunu içinde hisseden, izcilik felsefesini özümseyen izci ve izci liderleri yetiştirelim. Ne yazık ki bir ünitede lider kaydı olmayan, izci liderliğinin gerektirdiği sorumlulukları almaktan kaçınan, kanunlara uygun kurulmuş bir yapının içinde resmen yer almayan kişilerin, izcilik bilgi seviyeleri ve izcilik geçmişleri ne olursa olsun, gerçek izci veya izci lideri olarak kabul edilmesi yasal olarak mümkün değildir. Eski sistemde hayatının bir bölümünde izcilik yapmakla, bugünkü sistem içinde izci olmak aynı şey değildir.

İzci Liderini gerçek bir izci lideri yapan; izcilik eğitimlerinin sorumluluğunu aldığı, rol-modelleri olduğu, rehberliklerini yaptığı, kendisine “Liderim” diyerek hitap eden, üst kurumlarca onaylanmış plan ve programlar doğrultusunda çalıştırdığı ünite izcileridir. TİB’nin kurumsal anlayışında, her zaman birbirinden bağımsız olarak yapılan dernek çalışmalarından ve izcilik faaliyetlerinden yana olsak da, -tabiri caizse- kafasına göre takılan bağımsız kişileri izci lideri olarak görmemiz meri yasalarımıza uygun değildir. Ülkemizde izciliğin hangi şartlarda yapılabileceği ilgili, kanun ve tüzüklerle belirlenmiştir ve kurumsal anlamda yasal bağlayıcılığı vardır. Bu nedenle, resmi olarak onaylanmış, evrensel organizasyonlarla ilişkilenmiş ulusal yapıdaki izcilik kuruluşlarından birinin bünyesinde izci liderliği yapılması gerekmektedir. Yoksa eldeki eski izci liderlik belgelerinin hukuki işleyişte hiçbir geçerliliği ve güncel değeri yoktur. Bugün izci ve izci lideri yetiştirme hakkı bulunmayan izcilikle ilişkili çeşitli kişi ve kurumların varlığı söz konusuysa da, kendi isteklerine göre, kayıt dışı ünite açmaları ve kontrolsüz izcilik faaliyetleri yapmaları mümkün değildir. İşte TİB de tam olarak bu sebeple kurulmuş bir kurumdur. TİB bünyesinde kayıt altına alınan herkes WOIS ve TİB’nin denetimine tâbidir ve bunu peşinen kabul etmeleri gerekir. Tabii her ülkenin kendi hukuki sistemi içinde yapabileceği denetimleri de unutmamak gerek.

Kendi öz kaynaklarını yaratarak, kendi ayakları üzerinde duran sivil izcilik kuruluşları mahiyetindeki WOIS ve TİB, bu ve benzer konulardaki çalışmalarını çok yönlü olarak şüphesiz sürdürecektir. Bugüne kadar WOIS ve TİB bünyesinde yapılan izcilik çalışmalarının türü ve mahiyeti, bu amacın büyük oranda başarıldığının en geçerli kanıtıdır. Şimdi, WOIS içinde yer alan TİB’ye düşen görev, her yaştan ve her aşamadan izcinin el ele vererek Türkiye İzcilerinin Dünya çapında faaliyetleri gerçekleştirebilecek bilgi ve donanımda olduğunu ispatlamaktır.

TİB organ ve kurulları, Türkiye İzcileri ve Dünya İzcilerinin kardeşliği için çalışıyor; çalışacak… DAİMA!

Yorumlar

Popüler Yayınlar