Kamptaki Hayaletler

Anatolian 2010 Uluslararası İzci Kampındayız. İzcileri yatırdıktan sonra alt kamp lider köşkünde otururken beti benzi atmış iki erkek nöbetçi izci koşarak yanıma geldi. Nefes nefeseler ve "Liderim! Hayalet gördük!" diyorlar.

"Hiç olur mu canım öyle şey!" dedim gülerek.

İzciler, "Valla gördük liderim! Şu tarafta!" diyerek yemin billah ediyorlar.

"Nerede gördünüz?" dedim.

"Bizim Sakarya kampının arkasında, ormanda!" dediler.

"Gelin birlikte bir bakalım ne görmüşsünüz?" dedim.

Kampın öteki ucuna doğru 100-150 metre yürüdük. Birde ne göreyim! Karanlığın ortasında bizim gündüz istasyon eğitimi için kullandığımız mahalde bembeyaz ışıltılar saçan üç hayalet durmuyor mu!!! Anında kan beynime sıçradı; ödüm koptu kopacak! Arkama baktığımda izciler geriye kampa doğru kaçıyordu.

"La havle velâ kuvvete" diyerek gizlice yaklaştım.

Hayaletler aralarında benim anlamadığım yabancı kelimelerle fısıldaşıyordu.

Hava zaten sıcaktı, normalde de terliyordum, fakat ben korkudan olsa gerek, bir dakika içinde sırılsıklam olmuştum.

Hayatımda ilk kez resmen hayalet görüyordum. Hem de üç tane...

Bildiğim tüm duaları peş peşe yüksek sesle okumaya başladım.

Hayaletler bana Türkçe seslendi, "Gel liderim burada oku!" dedi.

O sırada gülümseyen yüzlerini gördüm. Biri eşim Tanzer​ lider, biri kız kardeşim Oya​ Lider, diğeri de Aylin​ Lider idi.

Meğerse o gece kandil gecesiymiş.

İzci kampına gelirken akıl edememişler, yanlarında baş örtüsü filan yokmuş. Civardan edindikleri birer beyaz masa örtüsüyle örtünüp üçü baş başa vermiş Kuran okuyorlarmış. Kuran'ı net görebilmek için de ağaca astıkları el feneri ile aydınlatmışlar ama benim olduğum açıdan el feneri görünmediğinden, uzaktan, fenerin aydınlattığı masa örtülerinin parıltısını görünce, İzciler de ben de hayalet sanmışız...

Ama öyle böyle değil; resmen hayalettiler...

Yorumlar

Popüler Yayınlar