SAKARYA MI? ADAPAZARI MI?

(Uzunçarşı)

Bir çocukluk kardeşim, "Bugünün sorusu: Sakarya mı? Adapazarı mı?" diye sormuş facebook profil sayfasında. Sorunun altına herkes kendince bir yorum yapmış. Aşağıdaki metin de benim yaptığım yorumdur. Okunması ve iyi anlaşılması dileğiyle...

***
Adapazarı'nı "ada pazarı" yapan ezelden Sakarya'dır. Sakarya'dan balık tutmamış/yememiş bir Adapazarlı dahi yoktur. Bakmayın siz Adapazarlıların nehre yıllarca sırtını dönmesine, Sakarya buna rağmen Pamukova'dan Karasu'ya kadar binyıllarca ovaları, tarlaları sulaya sulaya akar. Sakarya olmasa kimse göçüp gelmezdi Adapazarı'na. Adapazarlılar ne kadar Adapazarlılarsa o kadar da Sakaryalıdır. Bunları ayırmak, birini tercih edip diğerini bırakmak mümkün mü? Biri sağımızdır, diğeri solumuz. Bir yanımızı tercih edeceğiz diye diğer yanımızdan vaz geçemeyiz. O zaman yarım kalırız. Bunu idrak ettiğimizde de her ikisini birden sever, kucaklar, kabul ederiz. İster "Adapazarlıyım" deyin, ister "Sakaryalı"; Adapazarı doğumlu olanlar her ikisini de eşit sever.
Bu kısır tartışmayı sürdürenlere ve ikisinden birini öne koyanlara dikkat edin, hem Adapazarı doğumlu olmayıp, hem de kendini Adapazarlıymış, ezelden şehirliymiş/merkezdeymiş gibi göstermeye çalışanlardır. Yoksa Adapazarı'nda doğup büyüyenlerin Adapazarı ya da Sakaryalı diye bir ayrım yaptığı yoktur. Adapazarı şehirdir, iç içe geçmiş 17 milletin oluşturduğu kendine has bir merkez kültürü vardır; ticarettir, çarşı-pazardır. Sakarya ise Adapazarı'yla birlikte diğer ilçelerdir, kendi milletinin geleneklerini sürdüren çevre köylerdir; tarımdır, mandıradır. Adapazarı merkezdir, Sakarya daire. İlle de gelip merkezde olmak isteyenlerin, merkezi ele geçirmek isteyenlerin heves kavgasıdır bu tartışma. Merkezin yoğrulmuş kültürünü, -kendini merkezin dışında hissederek- sahiplenmenin telaşıdır, bir nev'i haksızlığa yol açmaktır. Oysa çevrenin kendine has etnik kültürleri olan ilçeleri ve köyleri olmasa Adapazarı'nda da yoğrulma olmazdı.
Adapazarı'nı milli ve Müslüman görmek de çok ama çok anlamsız bir şeydir vesselam... Zira dedem gelmiş Selanik'ten kilisenin karşı sırasındaki Bakırcı Yorgi'nin evine yerleştirilmiş. Adapazarı'nı kuranlar sadece Türkler/Müslümanlar değildir. Bakmayın şimdi olmadıklarına (ya da asimile olduklarına) bu şehrin hamurunda Ermeniler, Rumlar da vardır. Bakın Uzunçarşı'ya; tarihi mimaride hemen görürsünüz onları. Gayrimüslimlerin her türlü miraslarına çöküp sonra da hiç olmamışlar, hiç yokmuşlar gibi saymak hak değildir. Hatta bu tarihi yapıları iki cami arasında yer alıyor diye Türk ve Müslüman sanmayı da saflık, cahillik olarak nitelerim. "Cumhuriyet, Kurtuluş, İstiklâl, Sakarya" adları mahallelere ne zaman verilmiştir? Bunları alıp kabul ederken, "Sakarya'yı sonradan (1954'te il olduğunda) verilen isim" diye reddetmek dürüstlük müdür? Neresinden baksak elde kalır bu uğraş.
Sonradan Adapazarlı olunmaz elbet, önce burada doğmuş, büyümüş olmak gerek. Doğmadıysa da en azından gençliği Adapazarı'nda tüketmek, Adapazarı kültürü içinde serpilmek, Adapazarı ile yoğrulmak gerek. On yılı aşkın süredir sürdürülen tartışma, bu özlük kavgası bundan sebeptir. Ama sonradan Sakaryalı olunur. Çok da güzel olunur! Sakarya Adapazarlıları, Adapazarı Sakaryalıları hasretle kucaklar, hasetle değil. Keza biri diğerine üstün değildir, biliriz... Haset eden varsa daha ne Sakaryalıdır, ne de Adapazarlı. O başka bir şeydir, asıl heves(ler)i farklıdır onun, başka bir şeyin peşinde koşandır.
(Bunları yazarken de doğma-büyüme Çark Caddeli, Adapazarlı ve Sakaryalı olarak yazdım. Gönül rahatlığı ve iç barışıklığı ile... 😎)



Yorumlar

Popüler Yayınlar