Başkanın Konuşması



Değerli İzcilik Kardeşlerim,

TİB 2. Olağan Genel Kuruluna hoş geldiniz. Sizleri sevgi ve saygıyla, samimi bir sol el tokalaşması ve büyük izci selamıyla selamlıyorum.

TİB bugün beşinci senesini sürüyor. Geçtiğimiz dört senenin faaliyet ayrıntılarına burada girmeyi gereksiz görüyorum; zira bunları defalarca dillendirdik. Fakat, TİB'nin kuruluşundan bu yana, bugün yapılanın dördüncü genel kurul olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani her seneye bir genel kurul sığdırmışız. Bunu, yapılanmakta en ideal olanı hedefleyen ve arayan bir kuruluş olmamıza bağlıyorum.

Bildiğiniz üzere Ekim 2017’de TİB 2. Olağanüstü Genel Kurulunu yapmıştık. Orada çeşitli ihtisas önderlikleri ve komiserlikleri oluşturmuş ve 2018 ve 2019 yıllarını kurumsallaşma dönemi olarak ilan etmiştik. Geçtiğimiz 10 aylık dönemde Eğitim, Program, Ege, Umut/Gençlik çalıştaylarını gerçekleştiren, önderlikte ve komiserlikte TİB için büyük gayret sarf eden kardeşlerimize çok teşekkür ediyorum. Fakat görünen o ki, TİB arzu edilen oranda performans sergileyemeyen bir sivil toplum kuruluşu olmaktan kurtulamadı. Kurulan ihtisas komiserliklerinden sadece üçte biri faaliyet gösterdi. Üçte ikisi ise ya hareketsiz kaldı ya da klasik dernek/izcilik çalışmalarının dışına çıkacak olanaklara sahip değildi. Geçtiğimiz 10 aylık süre zarfında, TİB gibi üst seviyede izcilik yapma idealinde olan bir sivil toplum kuruluşunun alt kurullarının ve komiserliklerinin daha verimli olmasını şahsen bekliyordum. Bu ne yazık ki gerçekleşmedi. Verimsizlikte ısrarcı olma lüksümüzün olmadığı düşüncesiyle bugünkü genel kurula geldik. Organ, kurul ve komiserliklerde yeni dinamik isimlere yer verme gereği ortadadır. Branş ve basmak önderliklerinin ise en azından bir yönetim dönemi daha görevde kalmasını öngörüyorum ki bu önderliklerimiz geleceğe dair uzun vadeli planlar yapsın, daha rahat hareket edebilsinler.

Her birimiz farklı meslek dallarında ve farklı yoğunluklarda performans sergiliyoruz. Kimimiz 1 günde 7 saatini izciliğe verirken, kimimiz 7 günde 1 saatini zor ayırabiliyor. İzcilik ise bizim yegâne ortak sevdamız; farklı aşamalarda olsak da öncelikle izcilik yapmak isteyen gönüllüleriz ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Haliyle izcilikteki performanslarımız da birbirinden farklı oluyor ve olacaktır. Bu performans bazen yeterli gelirken, bazen yetersiz kalıyor ki gayet doğaldır. Bu sebeple, bugün yapılacak organ seçimlerinde ve ihtisas seçimlerinde liyakat kadar, izcilik ve kurumsal bütünlük içinde gösterilen performansa da önem verilmesi kanaatindeyim. Bu defa daha dinamik ve daha çok çalışabilecek bir liste ile seçimlere gidileceğini umuyorum. Böylece yeni yönetim döneminde izcilik ideallerimiz ile iş bitirici becerilerimizi daha verimli bir noktada buluşturabileceğimizi, daha çok koldan ve daha dengeli bir bütünlük sergileyeceğimizi sanıyorum.

Hepinizin bildiği üzere, Türkiye’de izcilikle ilgili faaliyet gösteren sportif izcilik federasyonu, federasyonumuzu önce “illegal faaliyet göstermekle” ve “kendine bağlı olmamakla”, sonra Türkiye’deki telif haklarının kendilerinde olduğunu öne sürerek “fleur de lis formunu arma ve logo olarak kullanmakla”, “kısa ad olarak kendi kısaltmalarına benzer bir kısaltma kullanmakla” ve en sonunda da şahsımı, “Türkiye izciliğini bölmekle, yurt dışında sportif izcilik federasyonunun imajını zedelemekle ve vatan hainliği yapmakla” suçlamıştır. İllegal bir yapılanma ve faaliyetler içinde olmadığımız, tamamen yasal bir sivil kuruluş olduğumuz; meri kanunlara göre, özerk yapıdaki sportif izcilik federasyonuna bağlanmak zorunda olmadığımız, Spor Genel Müdürlüğü’nün de görüşü alınarak adli makamlarca onanmış ve bu şikâyetler “kovuşturmaya gerek olmadığı” şeklinde sonuçlanmıştır. Telif hakları konusunda mahkeme tarafından atanan bilirkişiler, haziran ayında lehimizde rapor vermiş, fleur de lis formunun beynelmilel kullanıma açık olduğunu, kısa ismimizi kullanmamızın da mülki idarece onaylanmış doğal hakkımız olduğunu bildirecek şekilde detaylı bir şekilde mahkemeye sunmuştur. Şahsım hakkında yapılan suçlamalar hakkında ise herhangi bir görüş bildirmeyi son derece anlamsız buluyorum. Bu konuda düşündürücü bulduğum tek nokta, kendini Türkiye İzciliği üzerinde tekel zanneden, boynunda izci fuları bulunan kişi ya da kişilerin izci kardeşliği ve izcilik felsefesi gibi evrensel bir olgulardan yoksun olmalarıdır. TİB’nin hukuk müşavirliği her yapılan şikâyet üzerine detaylı savunmalar hazırlamış, federasyonumuz resmi makamlarca detaylı şekilde denetlenmiştir. Hukukçu kardeşlerimize huzurlarınızda şükranlarımı sunarım.

Sonuçlanan dava ve denetlemelerde TİB kayıtlarında herhangi bir eksiklik bulunmamış, faaliyetlerimizi kanuni haklar çerçevesinde yaptığımız resmen kanıtlanmıştır. Açıkçası, bu şikâyetler TİB’nin de yararına olmuş, TİB’nin tamamen legal ve temiz bir sivil toplum kuruluşu olduğu bir kez daha resmi belgelerle ispatlanmış ve kanuni tutanaklara geçmiştir. Türkiye İzciliğinin, Spor Genel Müdürlüğü bünyesindeki bir özerk spor federasyonun tekelinde olmadığı, sportif izcilik federasyonu yöneticilerinin çeşitli iftiralar ile TİB’yi karalamaya, suçlu gibi göstermeye çalıştıkları bu şikâyetler sayesinde kanıtlanmıştır. Sözde izciler ava giderken avlanmamayı da bilmelidirler.

Verdiğim her ifadenin sonunda bana, “karşı taraftan şikâyetçi olup olmadığım” soruldu ve her defasında evrensel izciliğin etik değerleri doğrultusunda, şikâyetçi olmayı kendime yakıştıramadığımdan şikâyetçi olmadım. Fakat ardı arkası kesilmeyen bu iftira ve etik dışı saldırılar karşısında sürekli olarak savunmada kalmanın da bizi istediğimiz noktaya götürmeyeceği aşikâr. Bu sebeple, bugünkü gündem maddelerimizden biri sportif izcilik federasyonuna karşı, ceza ve tazminat davaları açmamızla ilgilidir. Bu konuda karar siz saygıdeğer genel kurul üyelerinin takdirindedir.
Yine gündemimizin bir bölümünde tüzük değişikliği bulunmaktadır. Ana tüzüğümüzün bir yerinde “WOSM” kelimesi geçmektedir, bu kelime “Dünya İzcilik Organizasyonları” şeklinde değiştirilmelidir. Yine genel kurullarımızı yapmak için, ana tüzüğümüzde “üç senede bir ağustos ayı” ibaresi geçmektedir, bunun da “aralık ayı” şeklinde değiştirilmesi, ulaşım ve konaklama gibi maddiyata bağlı durumlar açısından daha uygun olacaktır. Yine ana tüzüğümüzde değiştirilmesi gereken birkaç teknik madde ve konu daha var. Bunları size gündem madde sırası geldiğinde hukukçu kardeşlerimiz açıklayacaklardır.

Bu gibi hukuki konularda, başta TİB içinde olmak üzere, Türkiye İzciliği içindeki işleyişlerde görülen aksaklıkları gidermek için düzenlemeler yapmak ve yapılmasını sağlamak her izcinin birincil ödevi olmalıdır. Böylece, Türkiye İzcilerini, Dünya İzciliğinin zirvesine adım adım taşıyabileceğimize yürekten inanıyorum.

Bu inançla, yeni oluşturulacak yönetim kuruluna bazı özel yetkilerin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gündem maddeleri arasında görüşeceğimiz bu yetkileri verip vermemek yine siz sayın genel kurul üyelerinin takdirindedir.

Tarafınızdan önerilecek ve görevlere seçilecek olan yeni yönetim ve denetleme organlarının, ihtisas önder ve komiserlerinin TİB bayrağını, her ortamda izcilik onur ve asaletiyle taşıyacaklarına olan güvenim tamdır. Kendilerine yapacakları çalışmalarda sonsuz başarılar dilerim.

En iyi izcilik dileklerimle saygılarımı sunarım.

Biz Birlikte İzciyiz… DAİMA!

Orhan TAYMAZ
TİB Genel Başkanı

(
12 Ağustos 2018, TİB 2. Olağan Genel Kurulu, Sakarya)

Yorumlar

Popüler Yayınlar