13- Biz Birlikte İzciyiz!



İzcilik bir öğretiler ve disiplinler bütünüdür. Bunu kısaca “Türe Yolu” olarak adlandırıyoruz. İzcilikte düzen, disiplin ve sadakat basamakların yaş gruplarına göre değişkenlik gösterir. Bir Yavrukurt'tan, bir Gezgin İzci'den beklenileni bekleyemezsiniz. Liderlik Temel Eğitimi almış ve İzci Liderliğine yeni adım atmış bir İzci Lideri ile Wood-Badge Eğitimini tamamlamış bir İzci Lideri arasında da büyük fark vardır. Görev ve sorumlulukları birbirinden farklıdır. İzciliğin çocuktan, gençten ve yetişkinden ayrı ayrı beklentileri vardır. Bu sebeple yıllar içinde geliştirilmiş belli bir disiplin içindeki aşama sistemini içerir. Hatta, henüz 24 yaşında olup W-B almış birisi ile 20 yıldır W-B sahibi olan arasında da kıdem, deneyim ve görev liyakati konusunda bir iç disiplin mevcuttur. Ve izcilik içinde evrensel felsefe gereği hiç kimse, "en iyi benim" diyemez. 

Türkiye İzcilerinin sorunu hep izci olarak kalmalarıdır. İzci kalmak marifet sayılmış. Yıllardır en iyi tesisi ben yapayım, en iyi kampı ben kurayım, en iyi üniformayı ben giyeyim diye geçirilmiş onca yıl. Bunun ötesinde birlik içinde bir sosyal proje ya da toplumsal dayanışma, maddi kaynak sağlama çalışması yapılmamış, düzenlenmemiş. Sırt hep devlet kaynaklarına yaslanmış ve izcilik tepeden yönetildiği için, zorlaştıra zorlaştıra, yapılamaz hâle getirilmiş. Her ilimizde ve bölgemizde yıllarca bir-iki kişinin tekelinde kalmış İzcilik. Zamanla kendinden başkasını tanımayan elit dükalıklar oluşturulmuş. Birlik ve kardeşlik unutulmuş, kişisel çıkarlar düşünülmüş. Bu ortamda siyaset ve cemaat yapıları kolayca öne çıkmış…

TİB, bu dükalıkların dışında yapılanmayı tercih etti. Onlardan üyeler aldı, ancak ana temel olan "biz" kavramını ve oba-aşama sistemini hiç unutmadı. 


"Ben" değil, "biz" üzerine kurulur İzcilik. İzcilik Metoduna göre; önemli olan bir grup üyesi olmak ve grubun elinden gelen en iyi performansı göstermesidir. İzcilik bireysel bir yaşam şekli olabilir; ancak İzcilik faaliyetleri, bireysel olarak yapılamaz; mutlaka grup (ülkemizde dernekler ve bunlara bağlı izci üniteleri) içinde kanun, yönetmelik ve tüzüklere bağlı olarak ve İzciliğin öngördüğü grup disiplini içinde olmalıdır. Aktif İzcilik içindeki grupların dışında kalanlar, spor (kampçılık, dağcılık, mağaracılık vb.), beceri (el sanatları, resim, heykel, müzik vb), kültür (yazar-çizer, panelist, filozof, koleksiyoner, tarihçi vb.) faaliyetleri yapan kişiler olarak ele alınır. Hatta aktif izcilik yaptığını söyleyen birçok grup-dernek-federasyon dahi evrensel temeller üzerine birebir oturmadığında "Gerçek İzci" kuruluşu olarak anılmaz.

Birey, izci aşamasından ileri bir yol alamamışsa izciliği de biter... "Ben eskiden izciydim" demek doğrudur; fakat "ben eski izciyim" demek yanlıştır. İzcilik aşamalar halinde devam eden bir süreçtir ve süreç birey ölene kadar devam eder. "40 yıldır izcilikte bir yenilenme yok" diyen ya da "Türkiye İzciliğindeki en iyi yönetmelik, 1968 yönetmeliğidir" diyen de İzcilikte en az 40-50 yıl geride kalmış demektir.


İzcilik, fiziki olarak tarif etmek gerekirse, informal (örgün olmayan) eğitim sisteminin enstrümanlarını kullanarak, aynı temel üzerine, zamanın gereklerine uygun farklı bir bina inşa etmek gibidir. Ancak temelde (felsefe ve metot) bir değişiklik yapılamaz.
Bugün işleyişte görülen farklılıklar ve ayrışmalar da mevcut temelin müsaade ettiğinin dışına çıkılmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple bir kuruluşun izciliği, üst yapının şekli farklı olsa da temelde yatan evrensel öğretiye olan bağlılığı/sadakati ile ölçülebilir.
İzcilik gelenekleri ise yapılardaki ıslak zeminli mekânlar olarak görülmelidir. Yapı ne kadar modernize edilirse edilsin, mutfak-banyo gibi mekânlar temelde yer alan tesisata bağlı kalınarak planlanır, yapının bütünü ona göre tasarlanır. Şekil ve malzemeler değişse de, her yapı temeldeki gelir-gider tesisatının ve fizik mukavemetin izin verdiği ölçüde olmalıdır. Yoksa işlemez; tıkanır ya da yıkılır...

Türkiye İzciliğini yönetenler ya da yönetmeye talip olanlar, geçmişteki yanlış algılardan ve “izci” kalmaktan bir an önce kurtulmalıdır. TİB olarak çabalarımız bu yöndedir. Kendini geliştirmeyi ve değişimi (Bu değişim aslında büyük oranda öze dönüş, temele iniştir.) kabul edenlerle, günümüzün evrensel izcilik gerçeğini görerek Türkiye İzcilerinin ihtiyaçlarına sorumluluk alarak cevap verenlerle yola devam ediyoruz. Ve "Sadece İzcilik" için elden gelenin en iyisini yapmaya çalışan gönüllü bir kitleyiz.

Çabalarımızın karşılığını, uluslararası alanda kısa zamanda ve beklentilerimizin çok üzerinde olarak almak da, ne kadar doğru işler yaptığımızın net bir göstergesidir. Yıllardır Türk İzciliğinde taş üstüne bir taş konulmamış, geçmişten kalan ne varsa viraneye dönmüştü. TİB bu mecburiyetle kuruldu, temele inerek planlı ve sistemli olarak inşa edildi/ediliyor ve onca fitne-fesada rağmen tıkır tıkır çalışıyor. "Bir iş doğru yapıldığında bey görmese de, el görür." denilir. Şimdiki çabalarımızın karşılığını da yeni nesil Türkiye İzcileri alacaktır elbet. Bu bize yeter!

Biz -geçmiş ve gelecekle- Birlikte İzciyiz...


Yorumlar

Popüler Yayınlar