IŞIK OLMAK

30-35 kişi, yaz günü, güneşin en güçlü olduğu zamanda işi-gücü, tatili yarıda kesip gelmişler. Kimi sırt çantasının içine sığmış, kimi yoldan topladıklarıyla otomobiline sığamamış. Çoluk çocuk geleni de var, taa Avrupa'nın öte yakasından geleni de...
Çadır kurmuşlar alana, büyükçe bir ahşap barakada izcilik, sistem, organizasyon, pedagoji gibi konularda birbirlerine bilgi veriyor, birbirlerini tazeliyor, güncelliyorlar. Anlatılan konulardaki ciddiyete, zamana karşı verilen yarışa rağmen yüzleri gülüyor. Belli ki memnunlar hallerinden. Her türlüsünden insan: kadını, erkeği, genci, yaşlısı, sıskası, şişkosu, uzunu, kısası...
"Başım ağrıyor!" diyor içlerinden biri, üç kişi birden ilaç getirme derdine düşüyor. "Şu nasıl olacak?" diye soruyor içlerinden biri, beşi birden anlatıyor birbirini tamlaya tamamlaya. Birlikte ortak bir karara varılıyor, varılan karara göre tutum geliştiriliyor, söz-tavır birliği yapılıyor.
Sarı saçlı kadın espriler yapıyor sık sık, siyah saçlı olanı belli ki mutlu; coşkusunu saklayamıyor, basıyor kahkahayı. Yer yer her kafadan bir ses çıkmıyor da değil hani. Zayıf adam okullardaki geçmiş uygulamaları, şişman adam geçmiş federasyon uygulamalarını anlatıyor. Sakallı olan Dünya İzciliğini anlatıyor. Gülmediğinde sert yüz hatlarına sahip olan yaşlı adamla sık sık göz göze geliyorlar ve en son sözü hepsini dinleyen yaşlı adam alıyor, bağlıyor. Uygulanacak orta yol aranıp bulunuyor.
Mola veriyorlar. Her defasında bir oyun, bir şarkı tutturuyorlar. En genci 22, en yaşlısı 72. Hepsi birden çocuk; çocuk olup el ele veriyorlar. Sesler yükselse de bir tek mızıkçılık yapan yok. Uyumlular, eğleniyorlar; eğlenmeyi biliyorlar. Yere düşen, yerde yuvarlananlar oluyor. Her defasında gülerek ayağa kalkıyorlar. Bu bir oyun! Düşene en yakında olanlar el veriyor. Birlik olmanın tadına varıyorlar. Ruhu yakalıyorlar.
Amaçları ne bunların? Hedefleri nedir? Çocuklaşıp çocuklara ulaşmak mı? Bunca yaygaracı muhalif varken ortalıkta, bu inat neden? Neden işi-gücü, tatili yarıda kesip gelirler buraya? Nedir hak etmeye çalıştıkları? Bir çift yakılası tahta mı? Yoksa yaktıkları kendileri mi?
Korkusuzlar da he! Gözlerini karartmışlar bir kere! Yürekleri alev alev... Kim ne der, ne yapar umursamıyor, çıktıkları yoldan asla dönmüyorlar. Omuz omuza vermiş birlikte yürüyorlar Türe Yolu dedikleri âfâki yolda. Birbirlerinin yolunu aydınlatarak ideal olanı arıyorlar. Birbirlerine güç veriyor, can katıyorlar. Adeta kardeş oluyorlar... Yurt'un ve Dünya'nın dört bir yanındaki çocuklara da ışık olmak, cana can katmak için çırpınıyorlar. Sanırsınız ki evreni onlar aydınlatacak, geleceğe ışık olacaklar...

Yorumlar

Popüler Yayınlar