AFET SAHASINDA GÖSTERİŞ


Van Depremi'nde sessizlik istenirken siyah VW minibüsünün tepe ışıklarını ve sirenlerini son ses açıp enkaz alanında ağır ağır ilerleyerek ilgi çekmeye, kendini göstermeye çalışan lacivert bandanalı tanıdık bir adam görmüştük. Arama kurtarma ekibimizden bir genç izci liderimizi kendisini uyarmaya, sessiz olmasını istemeye yollamıştık. Aracı kullanan pala bıyıklı ve bandanalı adama, genç kadın izci liderimiz kendini tanıtıp sessiz olunmasını istediğinde, "Sizin burada ne işiniz var, benden habersiz buraya nasıl geldiniz?" deyip, sorusuna verilen cevabı bile dinlemeden geldiği gibi gürültüsü ve ışıklarıyla gitmişti... Bizler o gün izci fuları takmıyorduk, ama o minibüstekiler kırmızı-beyaz izci fularları takıyordu. Onların bu hâlden anlamayan, izciliğe yakışmayan arsızlıklarından, sıradan izci liderleri olarak utanmıştık...

Gelelim dün gece tv'de gördüğüm bir depremzede kurtarma öyküsüne!

Bir küçük çocuk 50 saatten fazla altında kaldığı enkazdan, saatler süren sabırlı-azimli bir çalışmayla kurtarılıyor. Sedyeye alınmış ambulansa götürülüyor. Herkes yorgun olmasına rağmen gülüyor, seviniyor. Bir şükür hâli var herkeste, çeşitli arama kurtarma ekiplerinden insanlar tam anlamıyla huşu içindeler. O anda kalabalığın içinden -belli ki bunu kendisine iş edinerek fırsat kollayan- işgüzarın biri, sık sık "Tekbir" diye bağırıyor, etrafındakiler de otomatikman "Allahu ekber!" diye hep bir ağızdan bağırarak ona karşılık veriyor.

Sedyedeki çocuk durumdan iyice korkuyor... Görünen bu!

Bir bakıyorsun, çocuğa pedagojik yaklaşan arama kurtarma ekipleri var, ama bir bakıyorsun sık sık "Allahu ekber" diye bağırtmayı marifet sananlar da var içlerinde.

Aziz kardeşim; Allahu ekber, "Allah büyüktür" demektir. Sen bağırtsan da büyüktür, bağırtmasan da... Çeçen savaşçıları ya da IŞİD teröristleri gibi tv kameralarını görünce şov yapmanın âlemi yok! Kaldı ki az ilerinde yabancı bir ekip var, onlar da enkazdan insan çıkarıyor. Belki Hristiyan'dırlar, belki Musevi, belki Budist, belki de Müslüman ya da başka bir dinden, onlar sessiz sedasız işlerini titizlikle yaparlarken, sen ne diye durup durup ortalığı velveleye verip, oradakileri galeyana getirmeye çalışıyorsun!?

Takva sahibi olmak bu değildir! Tekbir getirilecek yeri ve zamanı da iyi bilmek gerekir. Bu yapılansa düpedüz abartı, düpedüz gösteriştir! Üstelik Allah (C.C.)'ın büyüklüğünü bile kendi reklamına malzeme yapmaya çalışanların işidir...

Yorumlar

Popüler Yayınlar