Kahırlı Değil, Keyifliyiz

Sportif izcilik federasyonunun Azerbaycan'da yapılan bir anma töreninde kırmızı üst giysiler giydiğini gördüm. Ayrıca yine sportif izcilik federasyonu bünyesindeki izci liderleri bana ait olan bir metni isimsiz olarak paylaşıyorlar sosyal medyada. Bugün karşımızda olanlar ve çalışmalarımıza yıllardır laf yetiştirmekten öte bir marifet göstermeyenler de bu metni beğenmiş, kendi sosyal medya hesaplarında paylaşmış, iyi mi!

Alıntı kurallarına uymadan da olsa, 10 yıl sonra da olsa yazımı beğenip paylaşmalarına sevindim doğrusu...

Asıl konuya geleyim:

İzciliğimizi takdir edenler ve izciliğini takdir ettiklerimizle aynı renk giysiler giymekten elbette mutluluk duyarız; hatta farklı giysi giysek de aynı ateşin etrafında dizilip kardeşçe ısınabiliriz.

Ancak itiraf etmek gerek: İyiyi, güzeli takdir etmeyi bilmeyen, yıllarca TİB'ye "illegal", kırmızı giydiğimiz için "komünist yapı" diyerek bizi hedef gösterenler, zırt-pırt şikâyet edenler, hamasetçi, iftiracı, arkadan vuran, tepeden bakan, tehdit eden, aba altından sopa gösteren, tembel, sığ, statükocu, dedikoducu, fitneci, her çiçekten bal alma derdinde olan "iğneli arı çetesi" gibi davrananlarla, şahsi çıkarları doğrultusunda herkese "mavi boncuk" dağıtan simsarlarla aynı renk giysi giymekten özenle kaçındığımız, aynı karede görünmek istemediğimiz bir gerçektir... Bu da bizim yanlışımız(!) olsun.

Onlar, bundan böyle bize şeklen benzemeye, hatta yakınlaşmaya çalışsalar da artık farklı kulvarlarda ve ayrı boyutlardayız. 1968'in izciliği ile 2018 izciliği arasında 50 yıl ve iki jenerasyon var... Aralarında lacivert ve kırmızı arasındaki kadar, gri ve hâki arasındaki kadar fark var... Önemli olan şeklen benzeşmek değil; Fizân'da dahi olsak, fikren gelişmek, değişmek ve çağın gerekleriyle çağdaşça uzlaşmaktır...

Biz bunu WOIS içinde en üst düzeyde ve evrensel boyutta yaşıyor, izciliğin kahrını değil, keyfini sürüyoruz...

Yorumlar

Popüler Yayınlar