Sakın Acımayın

Hazırlıkları hâlen devam eden "Organik Eğitim, Hormonlu Öğretim" isimli kitabımdan bir bölüm... Bu kitapta kendi öğrencilik ve öğretmenlik yıllarımda karşılaştığım bazı olayları yeniden kurguladım ve inceden yorumladım. Bakarsınız bir gün basılıverir...
Kimi tiplemeler okuyucuya tanıdık gelse de tamamı kurgudur; kimse üzerine alınmasın... ya da alınsın...

***

       Kimisi, geç kalmanın telaşı içinde utangaç tavırlar sergiliyordu, kimisi ise vurdumduymaz. Zaten ardına kadar açık olan kapıyı çalan içeri giriyor ve oturacak boş bir yer arıyordu. Çoğu gözüne ilk takılan yere ilişiyordu. Annelerin heyecanları yüzlerine vurup fısıltılı kelimelere dökülürken, babaların orada bulunmaktan pek de memnun olmadıkları donuk ve ifadesiz bakışlarından belliydi. Üzerindeki beyaz uzun önlüğü boydan biraz kısa gelmiş iri cüsseli öğretmen elden ele gezdirdiği isim listesi ile sıra aralarında dolaşarak velilerin imzalarını aldı. Ne söylendiği anlaşılmayan fısıldaşmalardan başka baskın bir sesin duyulmadığı, uzun ve sıkıcı bir bekleyişten sonra saçları yer yer beyaza kaçmış öğretmen sesini yükselterek, “Artık başlasak mı?” dedi ve sesini daha da yükselterek devam etti:
       “Değerli 6. Sınıf velilerimiz, sene başı veli-öğretmen tanışma toplantısına hoş geldiniz. Ben sosyal bilgiler öğretmeni Tamer Eldurur. Aynı zamanda idare tarafından bu şubenin sınıf öğretmeni olarak görevlendirildim. Yıl içinde çocuklarınızın her türlü sorunu ile ilgili olarak beni ne zaman isterseniz arayabilirsiniz. Bu tanışma toplantısına gösterdiğiniz ilgiyi umarım bundan sonra yapılacak olan her veli toplantısına da gösterirsiniz. Biliyorsunuz; çocuklarımız hepimizin biricik değerleridir. Onlar bizim geleceğimizin teminatıdır. Bugün alacakları iyi bir eğitim, onları iyi bir hayata hazırlayacak; bugün alacakları üstün eğitim, onları iyi bir liseye taşıyacaktır. İyi bir lise demek iyi bir üniversite; iyi bir üniversite demek iyi bir yaşam demektir. Hepiniz çocukları için çırpınan, çocuklarının üzerine titreyen anne babalarsınız. Emin olun bizler de öğretmenler olarak aynı duygularla çocuklarınıza yaklaşıyoruz. Bu nedenle; lütfen hissettiğiniz en küçük bir sorunda dahi bir şekilde bana ulaşıp bilgi verin. Tahtada görmüş olduğunuz benim cep telefon numaram ile okulun telefon numaralarıdır. Eğer çocuğunuz o gün okula gelemeyecekse okula ya da bana bir bilgilendirme telefonu açarsanız sevinirim. Numaraları lütfen not ediniz. Az sonra branş öğretmenlerimiz de kendilerini tanıtmak üzere gelecekler, rehber öğretmenimizle okul müdürümüz de sınıfları gezecekler. Aklınıza takılan ne varsa bizlere rahatlıkla sorabilirsiniz.”
       Sınıf öğretmeninin konuşmasının ortalarında içeri giren kısa boylu, kısa saçlı, tıknaz, iri gözlüklü, yaşı ellinin üzerindeki bayan öğretmen velilere başıyla selam verirken, gösterdiği hafif tebessüm ince bir çizgiye dönüşen gözlerinden ancak anlaşılıyordu. Kara tahtanın önünde söz sırasını beklemeye başladı. Halleriyle sınıf öğretmeninin sözlerini sık sık tasdiklerken diğer taraftan da gözlüklerinin üstünden velileri tarıyor, kimin kim olduğunu anlamaya, kimin hangi öğrencinin velisi olduğunu adeta hissetmeye, çözmeye çalışıyordu.
       Sınıf öğretmeni, konuşmasının sonuna geldiğini ve konuşma sırasının bekleyen öğretmende olduğunu tahtaya doğru yarım cephe dönerek ve velilere doğru elini açarak vücut diline döktü.
       “Buyrun öğretmenim!” diyerek sustu, elindeki imza listesini öğretmen masasının üzerine bırakarak, toplantıya kaç kişinin katıldığını içinden saymaya başladı.
       Bayan öğretmen, “Teşekkür ederim Tamer Bey!” diyerek konuşmasına başladı:
       “Ben matematik öğretmeni Hediye Birebir. Görüyorum ki aranızda eski velilerimiz kadar yeni veliler de var. Okulumuza hoş geldiniz! Umarım bu öğretim yılı hepimiz için güzel geçer. Altıncı sınıf, çocuklarınız için bugüne kadar gördüklerinden bildiklerinden daha farklı olacaktır. Beşinci sınıfa kadar bazı derslere branş öğretmeni girse bile esas sorumluluklarını sınıf öğretmenleri alıyordu. Şimdi her dersin öğretmeni ayrı olduğu için sene başında bir miktar bocalamaları normaldir. Ama biz işi, başından sıkı tutacağız. Biliyorsunuz, hayatın içinde matematiğin girmediği hiçbir yer yok. Benim de kendi öğrenciliğim boyunca en önem verdiğim ders matematikti. Doktor, mühendis olmak isteyenler için fen bilgisi, matematik gibi sayısal derslerin önemi çok fazladır. Feni-matematiği iyi olan her şeyi yapar.”
       Hediye Hanım konuşurken, spor giysileri ve boynundaki kalın ipin ucunda sarkan düdükten Beden Eğitimi öğretmeni olduğu anlaşılan bir hanım derslik kapısında belirip elini kapı pervazından ayırmadan birini arıyormuşçasına içerdekilere göz attı. Önceden tanıdığı velilere, zaten ince ve kalkık olan kaşlarını daha da kaldırarak hızlı hızlı, peş peşe selamlar verdi. Önde oturanlarla hiç ses çıkarmadan, “Nasılsın? Ne var, ne yok?” şeklinde dudak hareketleriyle uzaktan da olsa hasbıhâl ettikten sonra yine geldiği gibi telaşla gitti. Velilerin, derslik kapısındaki öğretmene yoğunlaşan ilgisi yeniden Hediye Hanım’a yöneldi.
       Hediye Hanım konuşmasına aralıksız devam ediyordu:
       “Siz de çocuklarınızı sayısal dersler konusunda şimdiden sıkı tutun, nasıl başlarsa öyle gider. O nedenle ödevlerini benim kadar siz de takip edin. ‘Ödevim çok’ diyene sakın ha acımayın! Ne olursa olsun ödevlerini mutlaka yapsınlar. İpin ucu bir kez kaçarsa bir daha yakalayamazsınız. Baba evde otoritesini kurmalı. Annelerin yüreği el vermese de babalar çocuklarına karşı otoriter davranmalı. Unutmayın; çocuklarınıza bugün acırsanız, ömür boyu hep acırsınız. Ders tekrarı yapmak çok önemli... Her gün mutlaka ders tekrarı yapılmalı. O gün ne öğrenildiyse mutlaka gözden geçirilmeli. Matematikle fen, çocuklarınız için ekmek kadar, su kadar önemli. Bu nedenle ders tekrarı yapmadan yatmalarına izin vermeyin. Yatmadan önce en azından şöyle bir göz atsalar, başarılarına müspet olarak yansıyacaktır. Uzmanlar diyor ki: yatmadan önce yapılan konu tekrarı, akılda kalıcı oluyormuş. Çocuklarınızın bunu alışkanlık hâline getirmesini sağlayın. Unutmayın; çocuklarınıza bugün acırsanız, ileride de hep acırsınız. Sorusu olan var mı?” Kısa bir duraklamadan sonra konuşmasını sürdürdü: “Yok demek… Özel konuları özel olarak görüşmek isteyenler için telefon numaramı tahtaya yazıyorum. İhtiyaç duyan çekinmeden arayabilir. Ben size her konuda yardımcı olmaya hazırım…”
       Veliler hep birlikte gülümseyerek sessizce baktılar Hediye Hanım’a. Hediye Hanım, veliler tarafından beğenilmiş ve anlaşılmış olmaktan mutlu “Teşekkür ederim, iyi akşamlar!” diyerek sınıftan çıktı. Onun çıkmasıyla birlikte Tamer Bey başını elindeki listeden kaldırarak velilere gülümseyerek, “Türkçe ve sosyal bilgiler de en az matematik ve fen kadar önemli derslerdir tabii, bu branşlarda da çocuklarınıza, sakın ha acımayın” dedi ve derslik kapısına doğru sesini daha da yükselterek “Buyrun!” dedi.
       En fazla yirmili yaşlarındaki iki öğretmen bir hamlede içeri girdiler. Tamer Bey velilere dönerek konuşmayı sürdürdü, “Okulumuzda yabancı dil eğitimine de akademik dersler kadar büyük önem veriyoruz. Serap Hanım ile Ayşe Hanım altıncı sınıf yabancı dil derslerini birlikte yürütecekler. Şimdi size kendi dersleri ve faaliyetleri ile ilgili bilgi verecekler.”
       Hangisinin önce konuşacağına karar veremedikleri için tereddütle birbirlerine bakan genç öğretmenler, kısa bir sessizliğin ardından göz temasıyla anlaşmış olmalılar ki velilere dönerek öylece gülümsediler. Sonra çokça heyecanlı olduklarını bas bas bağıran kısık kısık seslerle peş peşe “Hoş geldiniz!” dediler.

Yorumlar

Popüler Yayınlar